Hali saha maci ayarlamaya calisan gencin drami ;
1-gerçekten böyle bir dram vardır,genelde maçlar yediye yedi oynandığı için kendisi hariç 13 kişiyi organize etmek oldukça beyin sikici bir iştir,ayrıca kişiye yüklenen telefon masrafları da cabasıdır.
2-halısahayı aramak, saat ayarlamak, daha evvelden aranıp maç teklifi yapılan arkadaşları tekrar arayıp saat bildirmek, maça gelmeyip son dakika golü atan arkadaşların yerine alelacele telefon rehberine bakıp rastgele adam çağırmak, eksik oynamak, tüm futbol oynama arzusuna rağmen oynayamamak gibi bir dizi sorunsalın bünyede oluşturduğu ruhsal hezeyanlardır.
3-altıya altı oynamak için toplam oniki kişi olması gerektiği halde, sahaya kendisi dahil sekiz kişi çıkarabilip de bazı arkadaşlarını maç esnasında cepten arayarak sahaya çıkarmaya çalışan gencin dramının bir level altı.
4-bunun bir sonraki modeli
"halisaha turnuvasi organize eden göbekli amcanin hazin sonu"
5-bu adamcagız için en eziyet cevaplardan biri de mac için aranan kişinin -ne biliyim abi herkes oynuyormu gelirim o zaman ama bi bakalım.. gibi cevap içermeyen bir cevaptır. bazı kılkuyruklarında kendine ekuri seçtiği tipinde oynaması sartı vardır -hayır abi mevlut oynamazsa ben oynamam yok yani aslında ondan degil hem misafir gelecek....
bu durum oyle vahim sonuclara giderki bu gencin cep telefonu masrafı macta verecegi parayı katlar gecer bide bu arkadasların futbol ortalaması vasatlarda veya altında olup boyle bir misyonla kendilerini yesil halılara kabul ettirir.
6-önceki haftalarda eksik oynama sorunu yüzünden "mutlaka satan olur!" düşüncesiyle o hafta 20 kişiyi çağıran ama hiçbirisinin satmaması sonucu 14 kişilik sahada 20 kişiyi oynatabilen, daha sonra arkadaşlarından azar işiten, sonraki hafta sadece 14 kişiyi çağırmasına rağmen bu sefer de 10 kişinin gelmesiyle yine arkadaşlarından azar işiten, ne yapacağını bilemeyen, sinirinden ağlayan insan türünün gözyaşlarıyla takip ettiğimiz dramı..
7-birbirini sevmeyen arkadaş gruplarını biraraya getirmemek ve tatsızlık çıkmaması için elinden geleni yapan, ama adam eksikliğinden kaynaklanan sorunlar yüzünden bu grupları birarada oynatarak barışmaları ümidiyle yaşayan, iki ucu boklu değneğe sahip gencin dramı...
8-bu genç bir arabaya sahip ise daha da dramatik hala gelen dram çeşidi...
maça gelmesi için çağırdığınız insan, "abi, çok işim var. evimden alırsan gelirim." gibi bahaneler üretir. adam eksikliğinden dolayı da organizatör genç eşek gibi serviscilik yapar. kapısına gelince de 50 saat bekletir adamı, sonra da maça geç kalınır. organizatör genç, organizasyonu yine eline gözüne bulaştırmıştır.
9--alo metin gelicekmisin maça, ya hadi be abi ya sende gelince 14 edicez ya herkes geliyo işte.. hadi hocam yaa
-alo ismet ha hadi maç ya hadi abicim daha rez. yapıcam ok işte sen metin ben..
-alo hüseyin mac yapıoruz ne işi ya sacmalama olm geliyosun. ne bağarıon ya iyi gelme allah allah
10-halısahanın parasını toplarken kimseden bozuk para çıkmayıp etrafta da bakkal gibi parayı bozduracak herhangi bir yer olmayınca "abi sen ver ben sana sonra veririm!" sözlerine inanması sonucu eksik olan halı saha parasını kendi cebinden tamamlayan gencin zügürtlükle sonuçlanan dramı...
11-havayı koklayan adama rakip olması muhtemel, hava durumu programlarını hiç kaçırmaması gereken, yağmur duasından şiddetle kaçınan gencin her bölümünde değişik bir heyecan ile seyrettiğimiz dramı...
12-"abi ben de oynayabilir miyim? bak geçen hafta da oynamadım!" gibi yalvaran ve acınan modlara giren insanlara karşı hayır kelimesini zamanında kullanmasını bilmesi gereken gencin herkesi mutlu etmeye çalışırken karşılaştığı durum...
13-sadece sahayı ve oyuncuları ayarlamakla bitmeyen dram. halı sahayı ve oyuncuları ayarlamakla yükümlü gencimiz, herkesin maç saatinden önce orada olmasını sağlamayı ve maç bitiminde saha parasını eksiksiz toplamayı da üstlenmiş sayılır. hatta, maç esnasında çıkabilecek bir tartışma sebebiyle "ya nereden çağırdın bu adamı? maçın içine etti" tarzı ithamlara karşı kendini savunmak zorundadır. dolayısıyla, maç öncesi, maç esnası ve maç sonrası yükümlülükleri barındıran bu sorumluluk; stres kaldıramayan bünyelerde büyük gerginliğe sebep olurken, stres kaldırabilen bünyelerde, geleceğin profesyonel organizatörlerinden biri olmaya atılan ilk tohumlardır. şayet ahmet san, gençliğinde halı saha organizasyonları yapmışsa, "bu hale" gelmesinde o zamanki amatör çabalarının etkisi olduğunu düşünmek garip değildir.
14-saha içinde herkesi mutlu etmek ve maçtan sonra "sağ olun beyler" demek gibi bir misyonu da vardır. olası kavgaların ilk ayırıcıs ve maç sonu yenillecek baklavanın da paket açıcıcısı hep o lur. sonradan olunacak bir şey değildir, zira insan doğuştan halı saha organizatörü olmak zorundadır.
15-yaşattığı hisler bakımından köyden ailesiyle istanbula gelen emrah'ın dramına oldukça yakındır.
16-bir de organizatör gencin sürekli yalan söylediği durumdur.adamın psikolojisini bozar.misal kimse gelmez ama gelmeyen arkadaşlar çağrılan arkadaşa söylenmez.
-kimler var oğlum kaç kişiyiz? geçenki gibi olmasın bak!
+yok oğlum herkes geliyo.ahmet de gelirim dedi,mahmut da...
-oğlum bak geçen de böyle dedin kaldık japon kaleye eminsin di mi? 14 kişiyiz.
+ehm...eee belki ahmet gelmez ama ben adam bulurum.
17-karma maç yapılacagı zaman ise takımları kurmakla ve dengeleri eşit tutmakla yükümlü olan gencin dramdır,takımlar eşit olmazsa veya eşit oldugu halde bir takım fark yerse dramımızın başrolündeki genç mutlak suretle "abi sikerim ya böyle takım mı olur bize kaleci ayrlamadın" ve türevi laflarla karşı karşıya kalacaktır.
18-karşı takım kentin daha gözde bir okuluysa bir yığın taraftarla gelir. bu ordunun halısaha kapılarına dayanacağını bilen zavallı genç oyuncular yetmiyormuş gibi bir de taraftar toplamaya çalışır.
19-bunlar genellikle takımı toparlayan, maç sonrasi millete cay yahut karpuz gibi seyler ismarlayan,mac icinde hadi abicim basarak biraz falan gibi laflar eden ağır abilerdir.gereklidirler.olmazsa olmazdırlar.
20-yeterince karizma sahibi iseniz -bu aksam top oynuyoruz- dediniz mi üstesinden kolaylikla gelebileceginiz durum.